Türkiye Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da ortaya çıkan Mısır ateşkes sonrası güç dengelerinde lider konumu bölgede ki ülkelerin yeni jeopolitik denge ve güç arayışlarının nasıl şekillenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Bu durum Türkiye’ye karşı hareket eden blokları son derece rahatsız etmekte kendi içlerinde bu hamlelerin cevaplarını verme arayışları içinde ittifaklık süreci ile yol alma gayreti içinde olduklarıdır.
ABD ve AB destekli bir yeni jeopolitik denge arayışları içinde olan bu yapılar güven ve risk tehditlerini henüz tam olarak nasıl şekillendirme süreci içinde olduklarının planlamasını dahi yapmadıkları görülmektedir.
Değişen güç dengeleri Afrika’dan Asya’ya bir çok alanı yakından ilgilendirmekte devam eden kriz kaos bölgeleri ve savaşlar içinde süreçlerin şekillendiği görülmektedir.
Türkiye bölgesel ve küresel güç dengesinde merkez ülke konumunda olması enerjiden teopolitik yapılanmaya kadar birçok alanda kendi güç dengelerini ortaya koymaktadır.
Bölgenin yeni şekillenme sürecinde karar merkezi olması Türkiye’nin güçlü konumunun önemini ortaya çıkarmaktadır. Türkiye istikrarlı ve bağımsız politikalarıyla beraber bölgede için farklı planları olan bütün yapıların planlarının bozulmasına ve saha da ve masa da yer alarak güçlü diplomasi girişimi ile cevap vermektedir.
TÜRKİYE’NİN BÖLGESEL HAMLELERİ VE DENGE OLUŞUMU
1. Stratejik Çerçeve “Mavi Vatan” ve Çok Boyutlu Dış Politika
Türkiye, 2010’lardan itibaren “Mavi Vatan” doktriniyle Doğu Akdeniz ve Ege’de deniz yetki alanlarını uluslararası hukuka uygun olarak kendi hak ve menfaatlarını kazan kazan politikası ile birleştirerek ortaya koymaktadır.
Bu doktrin, Türkiye’yi deniz gücü olarak yeniden konumlandırırken, enerji kaynaklarının kontrolü üzerinden bölgesel bir aktör olma iddiasını da içeriyor.
Aynı anda Türkiye; Libya ile uluslararası hukuka uygun olarak deniz yetki anlaşması (2019) imzalayarak, Yunanistan’ın Doğu Akdeniz ülkesi olmamasına rağmen GKRY ile yapmak istediği münhasır ekonomik bölge (MEB) planlarını kesintiye uğrattı.
Sevilla Haritası ile Türkiye’nin haklarını yok saymayı planlayan Yunanistan'ın Ege Denizi ve Akdeniz’deki yetki alanları konusunda iddialarına temel teşkil eden bir haritayı uluslararası sisteme kabul ettirme gayreti içinde olduğunu görmekteyiz. Uluslararası Deniz Hukuk sistemine aykırı olan bu harita Libya Türkiye MEB anlaşması ile tamamen ortadan kalkmıştır.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası terörle mücadele doktrini değiştiren Türkiye günümüzde ise Türkiye içinde terörü tamamen bitirme noktasına gelmiştir. Terörsüz Türkiye Politikası ile terörden arındırılmış bir Türkiye ve bir adım daha ötesini ile beraber Bölgede terörün tamamen bitirilmesi politikasını uygulamaya koymuştur. Bu durum ile bölge ülkelerinin tamamen terörden kurtulması ve yatırımlar ile kalkınmış ve refah düzeyi yüksek bir coğrafya planlaması ile bölge ülkelerinin de geleceğinde terörden kurtulmasını ortaya koymaktadır.
Türkiye’yi farklı yapılar ile çevrelemek isteyen yapı ve ülkelere karşı karşı çevrelem doktrinin ortaya koymuş ve Suriye, Irak, Libya, Somali, Katar ve Azerbaycan gibi bölgelerde askeri üsler ve etkinlikler kurarak çevresel bir etki halkası oluşturdu.
Savunma sanayi (Bayraktar TB2, Akıncı, Kızılelma, Hisar, Tayfun vb.) alanında bağımsızlık ve caydırıcılık geliştirdi.
Filistin ve Gazze, Sudan ,Somali, Ukrayna Rusya savaşı ve Azerbaycan Ermenistan süreci dahil dünyanın bir çok noktasında sorunlara çözüm odaklı yaklaşımlar ortaya koyarak meselesinde aktif diplomasi yürüterek kamuoyunda güçlü diplomatik nüfuz kazandı.
Bu durum, bölgedeki diğer aktörlerde Türkiye’nin “revizyonist güç” olarak algılanmasına yol açtı.
KARŞI BLOK İSRAİL YUNANİSTAN GKRY HİNDİSTAN ABD EKSENİ
Küresel ölçekli yeni ticaret yolları ve enerji yolları oluşturma ve Türkiye’nin etkinliğini azaltma stratejilerini ortaya koyan bu yapı IMEC projesi ile Türkiye’yi dışarıda bırakma planları, East-Med projesi ile Doğu Akdeniz’in enerji kaynaklarını kendilerine göre planlayarak pazarlara ulaştırma planları, günümüz için en değerli güç olan verilerin Doğu Akdeniz üzerinden taşınma hatlarında Türkiye’yi sistemin dışında tutma ve K.K.T.C yok sayan bir çok alanda işbirliği ile bu yapılanma, Türkiye’nin yok sayıldığı Akdeniz'de ki haklarını da ihlal etme planları ile Yunanistan üzerinden Türkiye’ye karşı hamlelerini planlamaktadırlar.
Bu dört aktör, Türkiye’nin yükselen etkisine karşı enerji, güvenlik ve diplomasi merkezli bir dengeleme stratejisi geliştiriyor.
1. İsrail: Güvenlik ve Enerji Temelli Dengeleme
İsrail, Türkiye’nin askeri ve diplomatik olarak Gazze, Suriye ve Doğu Akdeniz’deki artan rolünü “stratejik tehdit” olarak değerlendiriyor.
Yunanistan ve GKRY ile üçlü ittifak kurarak (EastMed Energy) hem enerji rotalarında Türkiye’yi dışlamayı hem de askeri iş birliğini artırmayı hedefliyor.
EastMed boru hattı projesi, İsrail gazını Türkiye yerine Yunanistan üzerinden Avrupa’ya ulaştırmayı planlıyor. Bu, Türkiye’yi bölgedeki enerji transit denkleminden dışlanması.
Askerî tatbikatlar (Noble Dina, Blue Flag,Nemesis) aracılığıyla Yunanistan ve GKRY ile birlikte Doğu Akdeniz’de operasyonel uyum sağlıyor.
2025 itibarıyla, GKRY’ye Barak MX hava savunma sistemi tedariki yaparak Türkiye’nin Kıbrıs’taki askeri varlığına denge kurmaya çalışıyor.
Türkiye’nin Gazze’de arabulucu rolüne karşı diplomatik rahatsızlık ifade ediyor (bkz. Washington Post, Kasım 2025).
2. Yunanistan Türkiye’yi Çevreleme Politikası
Yunanistan, Türkiye’nin hem Ege’deki hem Akdeniz’deki “hak iddialarını” çevreleme politikası yürütüyor.
GKRY, İsrail, Mısır ve Fransa ile ortak tatbikatlar, savunma anlaşmaları ve liman erişim anlaşmaları imzaladı.
ABD ile 2021’de yenilenen Savunma İşbirliği Anlaşması (MDCA) sayesinde, Dedeağaç’tan Girit’e kadar Amerikan üsleri yerleşti — bu üsler Türkiye’ye stratejik baskı unsuru oluşturuyor.
3+1 formatı (Yunanistan–Kıbrıs–İsrail + ABD) ile Türkiye’ye karşı diplomatik bir eksen kuruldu.
Yunanistan, Türkiye-Libya deniz yetki anlaşmasına karşı Mısır’la MEB anlaşması imzalayarak hukuki denge oluşturdu Ancak Mısır Türkiye’nin haklarının bulunduğu bölge ile ilgili maddeye şerh koyarak Türkiye’nin haklarına saygı gösterdiği ortadadır. (2020).
3. GKRY Hukuk ve Savunma Temelli Direnç
GKRY, Türkiye’nin K.K.T.C’de olan askeri varlığını ve hidrokarbon arama faaliyetlerini egemenlik ihlali olarak nitelendiriyor.
K.K.T.C haklarını da yok sayarak adanın tek hakim devletinin kendisi olduğu iddia etmektedir.
İsrail ve Yunanistan ile enerji paylaşımı anlaşmaları yapması bu kapsamda “Afrodit Sahası” üzerinden Avrupa’ya gaz ihraç planları geliştiriliyor.
ABD ile savunma işbirliği haritası (2024) imzalanması ile Washington, GKRY’ye silah ambargosunu kaldırdı.
Türkiye’nin uyarılarına rağmen, İsrail yapımı hava savunma sistemlerini konuşlandırıyor (bkz. AP News, Ekim 2025).
Hukuki cephede, Türkiye-Libya mutabakatını ve Türk sondaj faaliyetlerini Lahey ve AB kurumları nezdinde tartışmaya açıyor.
4.ABD Dengeleyici Süper Güç
ABD’nin temel yaklaşımı, Türkiye’nin bölgedeki bağımsız hareket alanını sınırlamak, ancak tamamen koparmamak yönünde.
Yunanistan’daki üslerini genişletti (Dedeağaç, Larisa, Girit – Souda Üssü), bu üsler NATO içi “Türkiye’ye alternatif lojistik zincir” işlevi görüyor.
GKRY’ye uygulanan silah ambargosunu kaldırdı ve savunma işbirliği başlattı.
3+1 mekanizmasını (ABD + İsrail + Yunanistan + GKRY) aktif tutarak enerji ve güvenlik koordinasyonu sağlıyor.
Türkiye’nin Rusya ve İran ile yakınlaşma sinyallerini “stratejik sapma” olarak değerlendiriyor.
Biden yönetimi döneminde Türkiye’ye karşı mesafeli duruş, 2025 itibarıyla Trump yönetimi ile “kontrollü yakınlaşma "ya dönüşmüş olsa da, ABD halen Doğu Akdeniz’de Yunanistan-GKRY-İsrail hattını dengeleyici eksen olarak kullanıyor.
ENERJİ JEOPOLİTİĞİ BOYUTUNDA DENGE
Doğu Akdeniz, yaklaşık 3,5 trilyon m³ doğalgaz rezervi barındırıyor. Bu, bölgeyi sadece askeri değil ekonomik bir rekabet alanı haline getiriyor.
Aktör Enerji StratejisiTürkiye’ye Etkisi
İsrailEast-Med hattı ile Türkiye’yi baypas etmek istiyor. Türkiye’nin enerji transit rolü zayıflıyor.
GKRY Afrodit Sahasını AB’ye taşımayı hedefliyor. Türkiye’nin deniz yetki iddialarıyla çatışıyor.
YunanistanAvrupa’ya enerji dağıtım merkezi olma hedefinde.Türkiye’nin Mavi Vatan stratejisine meydan okuyor.
ABDAvrupa’nın Rus gazına bağımlılığını azaltmak istiyor.Türkiye’nin enerji bağımsızlığını sınırlıyor.
Türkiye bu tabloya karşı alternatif enerji koridorları (örneğin: TANAP, Türk Akım, Libya hattı) ve doğrudan deniz yetki anlaşmaları ile yanıt veriyor.
TÜRKİYE’NİN KARŞI STRATEJİSİ YENİ DENGE JEOPOLİTİĞİ
Türkiye, bu bloğa karşı çok katmanlı bir cevap geliştiriyor:
1. Diplomatik:
Körfez ülkeleriyle (BAE, Suudi Arabistan, Katar) normalleşme ve işbirliği.
Afrika ve Asya’da ekonomik diplomasi açılımları.
Rusya ve Çin ile taktiksel yakınlaşma (enerji ve savunma alanında).
Türkiye Azerbaycan Pakistan stratejik işbirliği anlaşması
Kafkasya’da sorunların çözümünde etkin rol alma
Balkan coğrafyasında güçlü ortaklıklar oluşturma
2. Askerî:
KKTC’de İHA/SİHA üssü, radar sistemleri ve yeni deniz tesisleri.
Libya ve Somali’de kalıcı üsler.
Deniz yetki iddialarını destekleyen donanma konuşlanmaları (TCG Anadolu ve TF-2000 projeleri).
3. Enerji ve Ekonomi:
Türkiye merkezli doğalgaz merkezi projesi (Rusya, Azerbaycan, İran, Katar gazlarının birleşimi).
Yeni LNG terminalleri ve nükleer enerji yatırımları (Akkuyu, Sinop).
Yeni denge arayışı, Türkiye’nin Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’de artan etkisi, bölgedeki statükoyu sarsıyor.
İsrail-Yunanistan-GKRY-ABD hattı bu durumu “denge” adı altında çevreleme stratejisine dönüştürmüş durumda.
Ancak bu çevreleme tam anlamıyla başarılı değil, çünkü Türkiye’nin coğrafi ve enerji transit önemi hâlâ merkezi düzeyde.
ABD’nin Türkiye’yi tamamen dışlama riski, NATO içi fay hatlarını derinleştiriyor.
Enerji rekabeti askeri riskleri artırıyor; özellikle Kıbrıs çevresindeki sondaj ve tatbikat alanları “kaza ihtimali yüksek” bölgeler haline geldi.
2025 itibarıyla Doğu Akdeniz’de “denge” politikası yerini “soğuk denge rekabet” dönemine bırakmıştır.
Türkiye’nin bağımsız bölgesel güç olma iddiası sürerken, karşı blok enerji, savunma ve diplomasi alanlarında koordineli bir “yumuşak çevreleme” yürütmektedir.
Türkiye’nin Orta Doğu ve Doğu Akdeniz stratejisinde yen denge jeopolitiği
Dengelenmiş Jeopolitik Güç Dönemi
Türkiye, diplomasi ve bölgesel uzlaşı politikalarıyla hem Batı hem Doğu blokları arasında dengeleyici aktör rolünü güçlendirir.
ABD ve AB ile “yeni sayfa” açılır, Orta Doğu’da arabulucu kimlik ön plana çıkar.
Politik Denge Boyutu
Türkiye, bölgemizde ve dünyanın her noktasında ki sorunlara yaklaşımı istikrarlı yönetimi ve güven düzeyini uluslararası arenada en üst seviyede olması ,Filistin-İsrail krizinde arabulucu olarak güvenilir konumda saha da ve masa da olması,
ABD ile ilişkiler normalleşir, F-16 satışları tamamlanır, CAATSA yaptırımları gevşetilir.
Yunanistan ile diplomatik diyalog sürer; Ege’de istikşafı görüşmeler ilerler.
Kıbrıs’ta iki devletli çözüm politikasının kabul edilmesi Kıbrıs için taraflar arasında ile doğrudan temas başlar; enerji paylaşımı formülleri masaya gelir
Ekonomik Denge Boyutu
Türkiye, Doğu Akdeniz enerji koridorunun transit merkezi olur (İsrail terörist anlayışı ve işgal politikalarını bırakır ve Filistin'in haklarını ihlal etmez ise İsrail gazı Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınır).
Libya-Türkiye deniz hattı meşruiyet kazanır, Avrupa ile enerji ortaklığı gelişir.
Turizm, ihracat ve yatırım akışı artar; bölgesel istikrar TL üzerinde pozitif etki yaratır.
Askerî Denge Boyutu
Türk donanması, “caydırıcı ama agresif olmayan” bir strateji izler.
KKTC’de üsler modernize edilir, ancak diplomatik gerilimi G.K.R.Y yaratmaz ise diplomatik gerilimden uzak yeni dönem başlar.
NATO çerçevesinde Türkiye’nin rolü güçlenir; Yunanistan’la silahlı gerilim azalır.
Türkiye, hem Batı hem Doğu arasında köprü konumunu korur.
Doğu Akdeniz’de “çatışma” değil “enerji işbirliği” paradigması öne çıkar.
Bu süreç, ekonomik büyüme ve diplomatik itibar artışıyla sonuçlanır.
Soğuk Denge Rekabet Dönemi
Bu süreç, şu anki durumun devamı niteliğindedir. Türkiye ile İsrail-Yunanistan-GKRY-ABD hattı arasında diplomatik gerilim sürer, ancak doğrudan çatışma yaşanmaz.
Politik Denge Boyutu
Türkiye, Orta Doğu’da etkisini korur, ancak Batı ile ilişkilerde “temkinli mesafe” politikası devam eder.
ABD, Yunanistan ve GKRY ile savunma işbirliğini derinleştirirken, Türkiye’ye karşı doğrudan cepheleşmeden kaçınır.
İsrail ile ilişkiler inişli çıkışlı devam eder; Gazze veya Kudüs odaklı krizler periyodik olarak gündeme gelir.
AB, Türkiye’yi enerji ve göç konularında “pragmatik ortak” olarak görmeye devam eder.
Ekonomik Denge Boyut
Enerji projelerinde Türkiye kısmen dışlanır, ancak Rusya, Azerbaycan, Katar hattından enerji ticaretini artırır.
Doğu Akdeniz gazı büyük ölçüde İsrail–GKRY–Yunanistan hattında gelişir, Türkiye transit rolünü kısmen yitirir.
Ekonomik büyüme dalgalı seyreder; bölgesel riskler yatırımcı güvenini sınırlı etkiler.
Askerî Denge Boyutu
Türkiye, Doğu Akdeniz ve Ege’de yoğun tatbikat temposu sürdürür.
Yunanistan ve GKRY’nin İsrail ile ortak tatbikatları, Türkiye’nin karşı hamlelerini tetikler.
KKTC’ye yeni savunma altyapıları kurulur, GKRY buna tepki verir.
Gerilim “soğuk” kalır; iki taraf da doğrudan çatışmadan kaçınır.
2025–2030 arasında “denge” korunur, ancak kalıcı uzlaşı oluşmaz.
Doğu Akdeniz’de askerî rekabet – ekonomik işbirliği paradoksu sürer.
Türkiye, bölgesel aktörlüğünü sürdürür ama küresel düzeyde sınırlı kalır.
Çevrelenmiş Türkiye Dönemi
Bu süreç, jeopolitik gerginliğin tırmandığı, Türkiye’nin diplomatik yalnızlığa itildiği ve ABD’nin karşı blokla tam hizalandığı olasılığı ifade eder. Türkiye yeni yol haritalarını ortaya koyar ve yeni yol haritalarını ortaya koyar ve çevrelenmeye karşı çevrelenme ile cevap verecek politikaları üretir.
Politik Boyut
Türkiye-ABD ilişkileri keskin biçimde bozulur; yaptırımlar veya savunma kısıtlamaları yeniden gündeme gelir.
İsrail ile diplomatik ilişkiler askıya alınır (örneğin Gazze krizi veya Mescid-i Aksa gerginliği üzerinden). Şuan için ilişkiler gerginlik döneminde devam etmektedir.
AB, GKRY ve Yunanistan’ın tezlerini açık biçimde destekler; Türkiye’ye yönelik siyasi baskılar artar.
NATO içinde Türkiye “güvenilmez ortak” olarak konumlandırılır, savunma paylaşımı kısıtlanır. Caatsa yaptırımlarının hala devam ettiği gerçeğini görmemiz ve devamlı 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Türkiye’ye karşı izlenen politikaları asla unutmamak gerektiğidir.
Ekonomik Boyut
Doğu Akdeniz enerji projelerinden tamamen dışlanma gerçekleşir.
ABD ve AB yaptırımları, Türkiye’nin enerji yatırımlarını ve finansmanını sınırlar.
Yabancı yatırımcı çıkışı hızlanır; ekonomik kırılganlık artar.
Türkiye, Rusya-Çin-İran eksenine yönelir, ancak bu yönelim Batı finansına erişimi daha da azaltır.
Askerî Boyut
Ege veya Doğu Akdeniz’de “sıcak temas” riski artar (örneğin sondaj gemisi veya hava sahası ihlali krizi).
ABD’nin GKRY’deki ve Yunanistan’daki üsleri Türkiye’nin çevresini kuşatır.
KKTC, Türkiye’nin ile bütünleşerek yol alır. Bölgesel silahlanma yarışı tırmanır.
NATO içi krizler derinleşir; Türkiye kendi savunma bloklarını (örneğin Türk-İHA eksenli ittifaklar) kurar.
Türkiye, stratejik yalnızlığa itilir; bölgesel etkisini sürdürse de küresel sistemden kısmen dışlanma hamlelerine karşı kendi güç ittifakları ile yoluna devam eder ve daha güçlü bir yapı ile güçlenmiş ve etkin Türkiye varlığının saha da ve masa da daha çok rol almasını sağlar..
Enerji ve savunma politikaları içe kapanır, ekonomik baskılar artar.
Doğu Akdeniz’de “soğuk barış” yerini “donmuş çatışma” dönemine bırakır.
Bölgesel yeni denge politikalarının süreçlerini İyimser süreç, Kötüleşen süreç olarak analiz ettiğimiz yeni denge nasıl oluşması gerektiğinin ortaya çıkarılmasıdır.
Diplomasiuzlaşısı,
Denge,
Arabuluculuk,
Soğuk diyalog,
İzolasyon,
Gerilim
Ekonomi,
Enerji merkezi,
Yatırım artışı,
Büyüme,
Baskı,
Yaptırım,
Askeri denge,
Caydırıcılık,
NATO uyumu,
Rekabet ama kontrollü,
Sıcak temas riski,
Uluslararası konum,
Bölgesel lider,
Küresel aktör,
Güçlü ama sınırlı bölgesel oyuncu,
Yalnız, kuşatılmış bölgesel güç hepsinin dikkate alınması gerektiği yeni denge jeopolitiği olarak bölgesel ve küresel yeni dengenin oluşmasının anan hatları olarak görülmektedir.
2025–2030 döneminde Türkiye’nin Orta Doğu ve Doğu Akdeniz stratejisinin başarısı, askerî gücünden çok diplomatik manevra kabiliyetine bağlı olacaktır.
Eğer Ankara, hem Batı hem Doğu arasında “dengeyim sürdürebilir, enerji diplomasisinde uzlaşma zeminleri kurabilir ve ekonomik istikrarı koruyabilirse, Türkiye sadece bölgesel değil, jeopolitik küresel diplomatik ülke konumuna yükselebilir.
Mehmet BOZKUŞ
Stratejist-Siyaset Bilimci
