Türkçenin belki de en manidar, en çok şey anlatan en kısa cümlesi. Ne bir virgül ne de bir açıklamaya ihtiyaç duyar. Sadece iki kelime… Ama içinde koca bir suskunluk, bastırılmış haykırışlar ve kıyıya vurmuş umutlar barındırır.
Bu cümleyi yazmak, içimde uzun zamandır demleniyordu. Bugün, yani 23 Haziran “Dünya Yozgatlılar Günü”, bana vesile oldu. Düşününce ne güzel: "Dünya Yozgatlılar Günü"… Kulağa da yüreğe de hoş geliyor.
Evet, biz Yozgatlılar için bir gün var!
Varsın azımız, dağınık olalım; sevdası bir, yüreği bir olan Yozgatlı için bu bile büyük gururdur.
Çünkü Yozgatlı olmak bir ayrıcalıktır.
Bu toprakların ekmeğini yemek, suyunu içmek, rüzgarında savrulmak, tozuyla harmanlanmak bizim kaderimiz değil, şerefimizdir.
Koskoca dünya üzerinde Yozgatlı doğmuşuz… Ve ne mutlu ki bu şehre zil zurna sevdalanmışız.
Bir düşünün…
66 plakalı bir aracı bir başka şehirde görsek bile gözümüz dolar.
İçimizden, “Vay gurbannar olurum daşına, toprağına Yozgat!” geçer…
Söyleyemeyiz, yutkunur kalırız.
Hele biri memleketimize laf söylesin… Biz susmayız! Söyleyenin alnına lafı koyarız, hem de balyoz gibi.
Ama son yıllarda Yozgat’ta tuhaf bir şey oluyor.
Ne zaman biri bir aksaklığı dile getirse, bir gelişmemişliğe dikkat çekse; ses değil, sükût yankılanıyor dört bir yanda.
Kimsede itiraz yok.
Çünkü herkesin bir bahanesi var:
"Yerim dar…"
Evet, yer dar.
Ama sadece fiziksel olarak değil.
Zihinler dar, vicdanlar dar, cesaret dar, özgürlük dar.
Konfor alanlarının sınırları o kadar net çizilmiş ki, kimse taşmak istemiyor.
Herkes kendi işine, koltuğuna, rahatına bakıyor.
Bu şehir için fikrini sunan, elini taşın altına koyan çok az.
Eleştiren yanıyor, susan kazanıyor.Ama unutmayalım:
Suskunluk bulaşıcıdır.
Sustukça büyür, büyüdükçe merkezini kaybeder insan.
Bugün bu şehirde bir çivi çakılıyorsa ve sen o çivinin yönünü bile sorgulayamıyorsan, sen de ortaksın bu sessiz vebale.
Sen de bu suskunluk zincirinin bir halkasısın.Yozgat neden gelişmiyor?
Sorusunun cevabı belli aslında.
Ama kimse dillendirmek istemiyor.
Çünkü “yerim dar.”Bu dar kalıpların içinden sesleniyorum:
Artık yeter.
Bu şehir sadece geçmişiyle değil, geleceğiyle de övünmeli.
Biz susarsak, bu toprak konuşamaz.
Konuşmazsa da büyüyemez.Bugün, 23 Haziran Dünya Yozgatlılar Günü vesilesiyle, memleketime gönül vermiş herkese bir çağrım var:
Konuşun.
Eleştirin.
Sahip çıkın.
Çünkü bu şehir bizim.
Ve onun geleceği de bizim duruşumuzla şekillenecek.
Daha fazlasını da yazarım elbette…
Ama neylersiniz…
'Yerim dar'...