H.Kübra Kişioğlu Uzman Klinik Psikolog

Tarih: 20.08.2024 22:33

Zamanın Ruhu: Yavaşlamanın Gücü

Facebook Twitter Linked-in


Modern hayat, sürekli bir koşuşturma içinde. Sabah erkenden uyanıp işe yetişmek, gün boyu bitmek bilmeyen görevlerle başa çıkmak, akşamları ise sosyal medyada kaybolmak… Zaman sanki bir hız trenine binmiş gibi akıp gidiyor. Bu hızlı yaşam temposu, farkında olmadan bizi yıpratıyor ve gerçek anlamda yaşamayı unutuyoruz. İşte bu yüzden, yavaşlamanın gücünü yeniden keşfetmek, hayatımızı daha anlamlı kılabilir.
Ünlü şair Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi, “Yavaşla; hiçbir şeye geç kalmıyorsun. Nereye yetişeceksin bu kadar aceleyle?” Bu sözler, bize hızın illüzyonuna kapılmadan, yaşamın gerçek anlamını bulmamız gerektiğini hatırlatıyor.
Yavaşlamanın anlamı, sadece fiziksel hareketleri yavaşlatmak değil; zihinsel ve duygusal olarak da bir durup düşünmeyi, anı yaşamayı ve farkındalığı artırmayı içerir. Günümüz dünyasında bu, bir lüks gibi görünse de, aslında hayatımızın kalitesini yükseltmenin en önemli yollarından biridir.
Yavaşlamak, bize zamanın kontrolünü yeniden ele alma fırsatı verir. Bir kahve içerken sadece kahvenin tadını çıkarmak, doğada yürürken çevremizdeki güzellikleri fark etmek, bir kitap okurken sayfaların arasında kaybolmak… Bu basit anlar, aslında hayatın en değerli anlarıdır. Ancak hızla geçen zaman içinde bu anları gözden kaçırmak, onları yeterince takdir edememek, bizi yaşamın gerçek zevklerinden uzaklaştırır.
Ayrıca, yavaşlamak, stresle başa çıkmada da etkili bir yöntemdir. Sürekli bir şeylere yetişmeye çalışmak, bedenimizi ve zihnimizi yorar. Ancak tempoyu biraz düşürmek, derin nefesler alarak, acele etmeden kararlar vererek, stresin üzerimizdeki baskısını azaltabilir. Bu, hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımız için faydalıdır.
Yavaşlamanın gücü, sadece bireysel değil, toplumsal düzeyde de büyük bir etkiye sahiptir. Yavaş hareket eden bir toplum, daha düşünceli, daha bilinçli ve daha sorumlu bireyler yetiştirir. Tüketim çılgınlığından uzaklaşıp, sürdürülebilir bir yaşam tarzını benimsemek, çevremize ve dünyamıza karşı daha duyarlı olmak bu yaklaşımın getirdiği bir diğer önemli faydadır.
Günümüzde, "yavaş yaşam" hareketi giderek daha fazla insan tarafından benimseniyor. Yavaş şehirler, yavaş yemek, yavaş eğitim gibi kavramlar, yaşamın her alanında daha derin ve anlamlı bir deneyim arayışının bir parçası olarak karşımıza çıkıyor. Bu hareket, bize hızın her zaman iyi bir şey olmadığını, bazen durup nefes almanın, etrafımıza bakmanın, düşünmenin de en az hızlı hareket etmek kadar değerli olduğunu hatırlatıyor.
Sonuç olarak, yavaşlamak, kendimize ve çevremize daha fazla değer vermemizi sağlar. Hayatın hızla akıp giden anlarını durduramasak da, onları daha anlamlı kılabiliriz. Çünkü asıl mesele, ne kadar hızlı yaşadığımız değil, yaşadığımız anların ne kadar dolu ve anlamlı olduğudur. 
Öyleyse sormak isterim ; bir ay kadar zaman verilse yavaş yavaş, demlene demlene siz ne yapmak isterdiniz?

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —