ANKARA - 05.08.2025 - Ruh ve sinir hastalıkları uzmanı doktor H.C. tarafından tedavi edilen bir kişi, kendi bilgisi olmadan tedavi sürecine ilişkin raporu annesiyle paylaşan doktordan şikayetçi oldu. Yerel mahkeme doktorun beraatine karar verince, hasta dosyasını Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Dosyayı inceleyen AYM, hastayı haklı buldu ve "kişisel verilerin korunması hakkının ihlali" olarak değerlendirerek ihlal kararı verdi.
Doktor bilgileri annesiyle paylaşınca dava açtı
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, 2010'da ruh ve sinir hastalıkları uzmanı doktor H.C.tarafından tedavi edilen C.Ö'nün annesi, 2016'da oğlunun psikolojik rahatsızlığından endişe duyduğunu belirterek doktor H.C.'den bilgi talep etti. Bunun üzerine doktor, C.Ö'nün tedavi sürecine ait bilgileri içeren raporu anneye verdi. Annesi ile çıkar çatışması yaşadığını ve kişisel bilgilerinin hukuka aykırı şekilde paylaşıldığını savunan C.Ö., doktor hakkında "hasta mahremiyetini ihlal ettiği" gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. "Kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme veya yayma" suçundan hakkında dava açılan doktor, yargılama sonucunda beraat etti.
Dosyayı AYM'ye taşıdı
Bu beraat kararına karşı çıkan C.Ö., "şikayetiyle ilgili etkili bir ceza kovuşturması yürütülmediği" iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu inceleyen Yüksek Mahkeme, özel hayata saygı kapsamında "kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine" hükmetti.
Sadece 'tehlikelilik arz eden istisnai durum' vurgusu
AYM'nin karar gerekçesinde, hasta yakınlarının bilgilendirilmesinin mümkün olduğu, ancak "tehlikelilik arz eden bazı istisnai durumlarda bu bilgilendirmenin kapsamının olayın şartlarına göre değişebileceği" belirtildi. Başvuruya konu olayda, reşit olan kişinin tedavi sürecine ait hassas veri niteliğindeki bilgileri içeren raporun, "rızası olmadan annesi dahi olsa üçüncü bir kişiye verildiği" aktarıldı.
Kararda, başvurucunun, "annesi ile arasında bir çıkar çatışması, husumet bulunduğunu" iddia etmesine vurgu yapıldı. Yüksek Mahkeme, yargılamayı yapan mahkemelerin, bilgilendirmenin ötesine geçerek belge verilmesinin gerekli olup olmadığını, sırf bilgilendirme yerine belge verilmesini zorunlu kılan bir sebep olup olmadığını, başvurucu ile annesi arasında menfaat çatışması bulunup bulunmadığını, tedavinin 2010'da olmasına rağmen 2016'da belge verilmesini gerektiren acil bir durumun olup olmadığını tartışmadan bir sonuca vardığını kaydetti.
AYM, başvurucuyu haklı buldu
Kararda, "Mahkemelerce, kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı yönünden Anayasa'nın 20. maddesinin son fıkrasındaki gerekliliklere uygun, ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmadığı görülmüştür" denilerek, "Somut olayın özel şartlarında kişisel verilerin korunması hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği kanaatine varılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle özel hayata saygı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir" ifadeleri kullanıldı.