Coğrafyalar bizi ayırabilir, ama dilimiz, tarihimiz ve kaderimiz bizi her zaman bir arada tutar. Nerede yaşadığımız önemli değil, “Azerbaycan” dediğimizde içimizde aynı sızı, aynı gurur uyanır. Bu isim, sadece bir ülkeyi değil, aynı zamanda bir kimliği ve sorumluluğu da simgeler.
31 Aralık – Dünya Azerbaycanlılarının Dayanışma Günü sadece resmi bir bayram değildir. Bugün, bölünmüş toprakların, yarım kalan kaderlerin ve dünyanın dört bir yanına dağılmış Azerbaycanlı yüreklerin birbirini hatırladığı gündür.
Bu tarih bize yalnızca birlikten bahsetmez, aynı zamanda neden bir olmamız gerektiğini de hatırlatır. Çünkü bu birlik tesadüfen oluşmamış, ihtiyaçtan doğmuştur.
Dünya Azerbaycanlılarının Dayanışma Günü tesadüfi bir tarih değildir. Bunun kökünde halkın iradesi, hafızası ve özgürlük arzusu vardır.
1980’li yılların sonlarında Azerbaycan’da yaşanan sosyal ve siyasi süreçler, ulusal haklara yönelik haksızlıklar toplumda derin bir kaygı yarattı. Uzun yıllar susturulmuş halk, ilk kez açıkça sözünü söylemeye karar verdi.
1988 Yılı sonbaharında, Bakü’nün merkezinde binlerce insan özgürlük, adalet ve ulusal onur talebiyle meydanlara çıktı. Bu kitlesel gösteriler, Azerbaycanlıların yalnızca aynı toprağı değil, aynı kaderi paylaştığını gösterdi. Meydanlar sadece bir protesto alanı değil, aynı zamanda ulusal bilincin şekillendiği mekanlar haline geldi. O günlerde “birlik” anlayışı slogan olmaktan çıkarak gerçek bir ihtiyaç hâline geldi. Dayanışma artık bir tercih değil, bir zorunluluktu.
Bu dayanışma kolay kazanılmadı. Araz nehrinin iki yakasında kalan hasret zamanla topraktan hafızaya taşındı. Sınırlar çizildi, yollar kapandı, isimler değiştirildi, ama dil susturulamadı. Anne ninnisi, bayatı, dua, ağı- hepsi bu birliğin sessiz taşıyıcısı hâline geldi. Tarih bizi ayırmaya çalışsa da, hafızamız buna izin vermedi.
Bu toplumsal uyanış, sonradan tarihi bir kararla resmi anlam kazandı.
Ulusal birliğin devlet düzeyinde tanınması, ulu önder Haydar Aliyev’in adıyla bağlantılıdır. Onun önderliğinde 1991 yılında Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti’nde 31 Aralık’ın Milli Dayanışma Günü olarak kutlanması kararlaştırıldı. Kısa süre sonra bu tarih tüm Azerbaycan için resmi bayram statüsü kazandı. Böylece halkın içinden gelen birlik duygusu devlet düzeyinde tanındı ve korundu.
Bu siyasi ve ideolojik çizgi, 2001 yılında daha da güçlendi. 2001 yılının 9–10 Kasım tarihlerinde Bakü’de Dünya Azerbaycanlılarının I Kurultayı gerçekleştirildi. Bu kurultay, dünya Azerbaycanlılarını birleştirmek ve diaspora faaliyetlerinde mevcut sorunları çözmek açısından önemli bir tarihi olay haline geldi.
Kurultayda derin anlamlı bir konuşma yapan ulu önder Haydar Aliyev, dünya Azerbaycanlılarının ulusal birliğinin ve dayanışmasının sağlanması, Azerbaycan devleti ile dünya Azerbaycanlıları arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi, ortaya çıkan sorunların çözümünde çabaların birleştirilmesi, ana dilin ve milli-manevi değerlerin korunması ve geliştirilmesi konusundaki önemli görüşlerini paylaştı.

“Her insan için millî mensubiyeti onun gurur kaynağıdır. Ben her zaman gurur duydum, bugün de gurur duyuyorum… Bugün de gurur duyuyorum ki, ben Azerbaycanlıyım!”-Ulu önderin bu sözü, her bir soydaşımız için milli gurur sembolü hâline geldi. Bu sözler sadece bir liderin konuşması değil, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın her Azerbaycanlının kimliğine verdiği cevaptı.
31 Aralık, takvimde işaretli bir gün olmanın ötesinde, halkın iradesiyle oluşmuş bir ulusal birlik sembolüdür. Bu günün kutlanması bir kişinin değil, bir milletin hafızasına dayanır; resmi statü kazanması ise Haydar Aliyev’in siyasi ileri görüşlülüğünün bir sonucudur. Bu ileri görüşlülük, gelecek nesiller için sağlam ideolojik bir temel oluşturdu.
Bugün dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan milyonlarca Azerbaycanlı aynı köke bağlıdır. Onları bir araya getiren sadece pasaport, vatandaşlık veya yaşadıkları ülke değildir. Onları birleştiren ana dili, ortak geçmişi, ortak acısı ve ortak sorumluluğudur. Çünkü Azerbaycanlı olmak sadece bir aidiyet değil- aynı zamanda hem tarih, hem de gelecek karşısında sorumluluk demektir.
Dayanışma birlikte yaşamak demek değildir. Dayanışma, birbirinin varlığını unutmamaktır. Dayanışma, zor günde kimin kim olduğunu hatırlamaktır.
Dünyanın neresinde yaşarsak yaşayalım, Vatan anlayışı içimizde aynı ağırlıktadır. Bazen kendi toprağımızda, bazen toprağımızdan uzakta yaşasak da, Vatan hafızadan çıktığında yok oluruz. Bu yüzden bugün dayanışmamız sesimizle değil, hafızamızla ölçülür.
31 Aralık bize hatırlatıyor ki, birlik tesadüfi değildir. Bu birlik korunmalı, yaşatılmalı ve gelecek nesillere aktarılmalıdır. Çünkü dayanışma yalnızca bugünün değil, yarının sorumluluğudur.
Bugün nerede olursak olalım, bir kelime bizi aynı yerde birleştirir-AZERBAYCAN.
Ve bu isim var oldukça, dayanışmamız da var olacaktır.
Bu günümüz ve karşıdan gelen Yeni yılımız kutlu, birliğimiz daim olsun, dostlar!
Yeni yıl her birimize bol başarı, mutluluk ve sağlık dolu ömür nasip etsin.