Zeynep DURAK

Tarih: 22.12.2025 13:05

Bu Yokuş Kimin?

Facebook Twitter Linked-in

Her sabah, alarm çalmadan birkaç saniye önce uyanan bir iç ses vardır. “Yine mi?” der. 

Sisifos’un da tam o an uyandığını hayal ediyorum…

Dağın eteklerinde, taşın soğuk yüzüyle göz göze. Kaçış yok, erteleme yok, mazeret hiç yok. Kaya orada… Hayat da...

Bizim kayalarımız daha estetiktir belki.

Takvimler, sorumluluklar, beklentiler, geçim derdi, anlam arayışı…

Yuvarlak değiller çoğu zaman; köşelidir, can yakar. Ama her gün onları itmeye koyuluruz. Çünkü durursak, aşağı yuvarlanırlar.

Durmak, düşmeyi izlemektir.

Sisifos’un cezası bitmeyen bir tekrar gibi anlatılır. 

Oysa asıl ceza, anlamı dışarıda aramak olabilir. 

Zirveye ulaştığında kayanın geri düşeceğini bilmek değil, buna rağmen ellerini taşın altına koymaktır trajik olan.

Biz de biliriz. Bir işi bitiririz, yenisi başlar. Bir yarayı sararız, başka bir yer kanar. “Tam oldu” dediğimiz an, hayat hafifçe öksürür.

Ama Sisifos’u sadece mahkûm olarak okumak eksik kalır. 

Çünkü her inişte bir an vardır. Kaya yuvarlanırken, Sisifosyürür. 

Elleri boş, sırtı dik, bilinci uyanık. İşte o an, ona aittir. Ne tanrılar vardır orada ne ceza. Sadece farkındalık.

Belki yaşam da tam buradadır.

Zirvede değil, düşüşte. Başarıda değil, tekrar ayağa kalkma iradesinde. Her gün aynı işi yapıyor gibi görünsek de aynı insan olarak yapmayız. 

Dünkü biz ile bugünkü biz arasında, kaya kadar ağır ama görünmez farklar vardır.

Modern hayat Sisifos’tan daha kurnazdır. Kayayı “mutluluk” diye etiketler, zirveye varınca özgür olacağımızı fısıldar. 

Oysa zirve, kısa bir manzaradır. Fotoğraf çekilir, aşağı inilmesi gerekir. Asıl yaşam, terin alnımızdan süzüldüğü o yokuşta saklıdır.

Camus, Sisifos’u mutlu hayal etmemizi ister. Ben de istiyorum. Çünkü mutluluk, kayanın zirvede kalması değildir. 

Onu itmeyi kabullenmek, hatta bazen taşla konuşacak kadar yakınlaşmaktır. “Bugün de sen varsın” diyebilmektir.

Yaşamak belki de budur: Kaçamadığımız şeyle kavga etmek yerine, onu itme biçimimizi seçmek. Kayanın ağırlığını değil, omzumuzun duruşunu belirlemek.

Yarın sabah yine uyanacağız. Kaya yine orada olacak. Soru şu: Onu lanetleyerek mi iteğiz, yoksa kendi anlamımızı sürerek mi?

Sisifos hâlâ yokuşta. Biz de. Ve bu, sanıldığı kadar kötü bir haber olmayabilir.

 

 

Zeynep Durak


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —