Toplumumuzda cin, büyü, muska gibi kavramlar uzun yıllardır insanların ilgisini çekmiştir. Özellikle çaresizlik anlarında insanlar kolay çözümler arar ve bu noktada kendini “cinci hoca” olarak tanıtan sahte kişiler devreye girer. Ancak unutulmamalıdır ki, cinleri kontrol ettiğini iddia eden kişilerin tamamı insanların malını, korkularını ve inançlarını sömürmektedir. Aynı zamanda kendileri tedaviye muhtaçtır. İslam kültüründe cinlerin varlığı kabul edilmiştir, fakat cinlerin insan hayatına sürekli ve doğrudan müdahale ettiği düşüncesi oldukça abartılıdır. “Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat Suresi: 56. Ayet)
Cinlerin de insanlar gibi Müslümanı veya kafiri vardır. Müslüman cinler, insanla diyaloğa girmez. Çünkü bu ilahi bir yasadır. Fakat Müslüman olmayan cinler, insanları saptırmak için onlarla iletişime geçebilirler. Bu konuyu “Bilim Dini” isimli kitabımda etraflıca ele almıştım. Fakat şu ayeti hatırlatmakta fayda olduğuna inanıyorum. “Onlar, Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kâfir olmadı, fakat şeytanlar kâfir oldular; çünkü insanlara sihri, Bâbil’de iki meleğe, Hârût’la Mârût’a indirileni öğretiyorlardı. Hâlbuki bu iki melek, “Biz ancak imtihan vasıtasıyız; sakın küfre sapma!” demedikçe hiç kimseye bilgi vermezlerdi. Fakat onlar bu iki melekten, karı ile koca arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa Allah’ın izni olmadıkça onunla hiç kimseye zarar veremezlerdi. Yine de kendilerine fayda sağlayanı değil zarar vereni öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu (sihri) satın alan kimsenin âhiretten nasibi olmadığını çok iyi biliyorlardı. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür, bir bilselerdi!” (Bakara Suresi: 102. Ayet)
Yani hiçbir büyü, hiçbir cin, hiçbir şeytan Allah’ın iradesi dışında bir etki gösteremez. Bu, çok önemli bir tevhid ilkesidir: Güç ve kudret yalnız Allah’ındır.
Dolayısıyla büyüye, cinciye veya üfürükçüye inanmak ve onlardan yardım beklemek gereksiz olduğu kadar tevhid inancını da zedeleyebilir. Bu ayet, çağımızdaki “cin çıkarma”, “büyü bozma”, “muska yazma” gibi uygulamalara da net bir uyarıdır. Büyü öğrenmek veya yaptırmak haramdır. Cinlerle ilişki kurduğunu iddia eden kişiler ya yalancıdır ya da şeytanların oyununa gelmiştir. Dolayısı ile kafirdir. Çünkü şeytan cinler, küfre düşmedikçe bir insana yardımda bulunmazlar. Gerçek koruma, Allah’a sığınmak, dua, ibadet ve sağlam iman iledir. Allah dilerse kimse zarar veremez. Allah dilemezse kimse fayda sağlayamaz.
Şunu tekrar hatırlatayım; Her insanın tabiatında bir “cin” vardır ve Allah, bu varlığı “Şeytan” olarak tanımlamıştır. Şeytan, daha çok nefis, vesvese ve insanın içsel karanlığıyla sembolize edilir. Dolayısıyla bir “cinci”ye giderek bundan kurtulmaya çalışmak, insanı hem maddi hem manevi açıdan sömürülmeye açık hale getirir. Çünkü şeytan cinlerden kurtulmanın imkanı yoktur. Ölünceye dek içimizdeki şeytan ile savaşımız sürecektir. Bu sahte kişilerin en büyük zararı, insanların aklını, paralarını ve inançlarını çalmaktır. Cin kavramı aslında kişinin içsel mücadelelerini temsil eder. Kimi için bu öfke, kimi için kıskançlık, kimi için korku veya bağımlılıktır. Bu içsel karanlıkla mücadele etmenin yolu sahte hocalara gitmek değil, bilimsel destek almak, sağlam dini bilgiye yönelmek ve güçlü bir iman geliştirmektir.
Sahte hocaların iddia ettiği gibi bir “cin çıkarma tedavisi” yoktur. Asıl tedavi; psikolojik destek, bilinçlenme ve kişinin kendi ruhsal gücünü keşfetmesidir. Cinlerle uğraştığını söyleyenlerin kurduğu tuzaklara düşmemek için, aklımızı ve imanımızı sağlam tutmak gerekir. “Cinciyim” diyen sahte kişiler, insanların korkularını kullanarak hem cebine hem de ruhuna zarar verir. Unutmayalım: Herkesin bir cini vardır, fakat bu cinle baş etmenin yolu sahte hocalara değil; ilme, akla, inanca ve sabra başvurmaktır.