Yıllar boyunca içimizde bir hasret, bir öfke büyüttük.
Sessiz kaldık belki, ama hiçbir zaman unutmadık. İşgal altındaki topraklarımızı gözümüzün önünde yitirdik, ama vicdanımızda ve hafızamızda onları hep yaşattık.
Uluslararası hukuk sustu, dünya kör oldu. Azerbaycan halkıysa sabretti. Bekledi. Ama bir gün mutlaka o büyük hesaplaşmanın geleceğini hep biliyordu.
O gün, 2020 yılının 27 Eylül sabahıydı.
Artık söz bitmiş, sabır taşmıştı. Ve milletin yüreğinde yıllarca biriken bütün acılar, öfkeler ve dualar, bir yumruğa dönüştü. Cumhurbaşkanı, Ali Başkomutan İlham Aliyev'in emriyle “Demir Yumruk” operasyonu başladı. Bu, sadece bir askeri operasyon değildi. Bu, adaletin, tarihin ve onurun savaş çağrısıydı.
Ermenistan bizi yıllarca oyaladı, sahte vaatlerle zaman kazandı.
2018 Yılında iktidara gelen Paşinyan'ın “Karabağ Ermenistan’dır ve nokta” sözleri, ardından gelen yasadışı ziyaretler ve 2019 yılında savunma bakanı Tonoyan’ın “Yeni savaş, yeni topraklar için” açıklaması artık diplomatik sürecin fiilen bittiğini gösteriyordu.
2020 Yılının yazında Tovuz’daki sınır saldırıları, Goranboy’daki sabotaj girişimleri, PKK/YPG’li teröristlerin işgal altındaki topraklara yerleştirilmesi ve Lübnan’dan binlerce ermeninin buraya göç ettirilmesi -Ermenistan artık barış değil, savaş istiyor demekti.
Azerbaycan o savaşı, hakkın ve hukukun tarafında başlattı.
“Demir Yumruk” operasyonu başladığında Azerbaycan ordusu müthiş bir disiplin, strateji ve kararlılıkla ilerledi.
Bu süreçte Türkiye Cumhuriyeti, her zaman olduğu gibi Azerbaycan’ın yanında yer aldı. “Tek millet, iki devlet” anlayışıyla verilen bu destek, yalnızca siyasî değil, aynı zamanda kardeşlik ve dayanışmanın sembolüydü. Türk devleti, ordusu ve halkı, Azerbaycan’ın haklı mücadelesine uluslararası platformlarda güçlü bir şekilde sahip çıktı. Kardeş Türkiye’nin verdiği bu destek, sadece cephede değil, milletin yüreğinde de moralin, umudun ve adaletin sesi oldu.
Düşmanın yıllarca kurduğu savunma hatları kısa sürede yarıldı. Cephede ordumuz ilerlerken, cephe gerisinde tüm millet tek yürek olmuştu. Her kalp o gün “Karabağ Azerbaycan’dır!” diye atıyordu.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, hem cepheye hem dünyaya net mesajlar veriyordu:
“Demir Yumruk yerinde duruyor.”
“Bu bizim haklı davamızdır- ve biz kazanacağız.”
Ve kazandık!..
44 gün süren Vatan Savaşı sonucunda otuz yıllık hasret sona erdi, topraklarımız özgürlüğüne kavuştu, milli gurur ve adalet yeniden tesis edildi.
2020 Yılının o unutulmaz sonbaharı, Azerbaycan halkının kaderinde bir dönüm noktasıydı. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in kararlı ve ileri görüşlü “Demir Yumruk” siyaseti sayesinde Azerbaycan Ordusu düşman karşısında tarihî bir zafer kazandı. Bu zafer yalnız askerî gücün değil, aynı zamanda milletin birliğinin, devletin kararlılığının ve halkın sarsılmaz iradesinin simgesiydi.
O 44 gün boyunca Azerbaycan halkı tek bir amaç için birleşti-Vatanı özgür görmek.
Cephede savaşan askerden, dua eden anneye kadar herkes bu kutsal mücadelenin bir parçasıydı.
Her zafer haberi milletin yüreğine umut, ruhuna güç veriyordu.
Cebrayıl’ı, Fuzuli’yi, Zengilan’ı, Kubatlı’yı, Kelbecer’i, Zengilan’ı, Ağdam’ı ve Şuşa’yı düşmandan kurtardık.
Şuşa -Karabağ’ın kalbi, medeniyetimizin beşiği-30 yıl sonra özgürlüğüne kavuştu. Zafer artık görünür değil, somuttu!
8 Kasım 2020 – Azerbaycan tarihinin gurur günüdür.
Şuşa’nın kurtuluşuyla Karabağ’ın kaderi değişti. Yıllar boyunca esaret altında inleyen topraklarımız özgür nefes aldı.
Şuşa üzerinde dalgalanan üç renkli bayrak sadece bir şehrin değil, bütün bir milletin onurunun sembolü oldu. Bu zafer, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Karabağ Azerbaycan’dır!” ve “Demir Yumruk yerindedir!” sözlerinin canlı kanıtıydı.
Bu zafer, şehitlerimizin kutsal kanıyla, gazilerimizin kahramanlığıyla, halkımızın birliğiyle ve devletimizin gücüyle kazanıldı. Onların fedakârlığı sayesinde bugün özgür Karabağ topraklarında yeniden bir hayat filizleniyor. Yeniden inşa edilen şehirler, yapılan yollar ve yurtlarına dönen insanlar bu zaferin devamıdır. Her yapı, her adım özgürlüğün ve devlet kudretinin bir göstergesidir.
Beş yıl geçti ama o günlerin coşkusu, gururu ve sevinci hâlâ aynı tazelikle milletimizin hafızasında yaşıyor.
Bu zafer bize bir kez daha gösterdi ki, vatan toprağı kutsaldır ve onu korumak her Azerbaycanlının en yüce görevidir.
Bugün biz zaferi sadece kutlamıyoruz-yaşıyoruz.
Özgür Karabağ’da süren imar çalışmaları, şehitlerin aziz hatırasına dikilen anıtlar ve yeniden yapılan şehirler bu zaferin sonsuz simgesidir.
Karabağ artık özgürdür. Bu özgürlük – halkın birliğinin, ordunun gücünün ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Demir Yumruk” siyasetiyle şekillenen devlet iradesinin eseridir.
Beş yıl önce doğan o zafer ışığı, bugün de Azerbaycan semalarında en parlak yıldız olarak parlıyor-ve asla sönmeyecek.
Karabağ Azerbaycan’dır!