Gözde ŞAHİN

Tarih: 19.10.2025 16:47

Ekranların Işığında Sessizleşen Gençlik

Facebook Twitter Linked-in

Her kuşak kendi döneminin izlerini taşır…

Bugünün gençliği, dijital çağın içinde doğmuş olmanın konforunu yaşarken aynı zamanda sessiz bir yalnızlığın içinde büyüyor.

Ekranlar bilgiye erişimi kolaylaştırıyor, iletişimi hızlandırıyor ama duyguların derinliğini sığlaştırıyor. Her şey bir “dokunmatik” kadar yakın görünse de, insanlar birbirine her zamankinden daha uzak…

Her ne kadar iletişim bu kadar yoğun olsa da, empati boyutunda eksik, duygusal olarak yorgun bir toplum yetiştiriyoruz. Birbirine tahammülü kalmamış, duygusal olarak tükenen, sürekli görünüp ama iç dünyasında susan insanlar çoğalıyor. 

Zorbalık sadece okullarda değil, iş yerlerinde, sosyal ortamlarda, hatta evlerde bile yaşanıyor. Ebeveynlerin çocukları tarafından kırıldığı, çocukların arkadaşları arasında dışlandığı bir dönemdeyiz. 

Ne kadar dijitalleşen bir dünyada yaşasak da teknoloji, insanın zihniyetini ve vicdanını dönüştüremiyor. Bu yüzden farkındalığımızın, empati becerimizin ve insani bağlarımızın güçlü kalması çok önemli. Çünkü iletişim, yalnızca mesaj göndermek değil; karşındakini anlamaya çalışmaktır…

Bir öğretmen olarak her gün öğrencilerimle bu sessizliğin izlerini görüyorum. Kimi zaman başaramama korkusuyla, kimi zaman istedikleri yerde olamama endişesiyle içlerine kapanıyorlar. Birçoğu kendi potansiyelinin farkında değil ya da farkında olsa bile bunu nasıl ortaya çıkaracağını bilemiyor. Tercih döneminde dahi kafalarında büyük soru işaretleri oluyor. Çünkü yönlendirilmiş, ama keşfetmemiş bir kuşak haline geldiler.

Oysa öğrenmek sadece dinlemekle değil, gözlemleyerek, yaparak, yaşayarak olur.

Dijital dünyanın sunduğu hız, bazen öğrenmenin özünü unutturuyor; sabrı, merakı, çabayı… 

İşte bu yüzden öğretmenlik artık yalnızca bilgi aktarmak değil, öğrencinin iç sesini duyabilmek anlamına geliyor. Bu çağda en büyük görevimiz, gençlere “ekranın ötesinde bir hayat olduğunu” hatırlatmak.

Onlara, kendi potansiyellerini keşfetme cesareti vermek…

Çünkü dokunmanın, göz göze bakmanın, bir cümlede samimiyeti hissetmenin yerini hiçbir teknoloji alamaz.

Ekranlar büyütebilir ama insanı insan yapan şeyler ancak kalpten gelir. 

Yeni kuşakların sessizliğini bozmanın yolu, birbirimizi duymaktan ve hissetmekten geçiyor.

Bir felsefe öğretmeni olarak şunu aktarmak isterim ki; felsefe sadece düşünmeyi değil, insanı anlamayı da öğretir. Teknoloji değişse de, insanın anlam arayışı hep aynı kalır. 

Platon’un yüzyıllar önce söylediği gibi;

“Eğitim, ruha doğru bir yöneliştir.” Bugün ekranların ışığında bile, o ruhu karanlıkta bırakmamak bizim elimizde..

 

Gözde Şahin

Sunucu/Öğretmen


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —