Alper TAN

Tarih: 23.12.2025 20:03

Hakan Fidan’a Niçin Saldırıyorlar?

Facebook Twitter Linked-in

2010 yılında MİT Başkanı olduğundan bu yana Hakan Fidan bazı kesimlerin hedefinde. 

7 Şubat 2012’de MİT Kumpasıyla FETÖ bağlantılı savcılar, Hakan Fidan'ı PKK ile Oslo görüşmeleri yapmak ve "KCK üyesi" olmakla suçlayarak ifadeye çağırdı/tutuklama girişiminde bulundu. 

FETÖ bağlantılı yargı ve Emniyet mensupları, sözde “Selam Tevhid Örgütü” kumpası ile (2011-2014) Fidan'ı "İran ajanı" veya İran bağlantılı "casusluk örgütü" üyesi olarak göstererek telefonlarını dinledi, gizli soruşturma yürüttü.

Aynı cenah, “Çözüm Süreci” sırasında MİT'i PKK ile işbirliği yapmakla itham etti. Yoğun karalama kampanyaları, aileye yönelik tehditler ve zehirleme girişimlerinde bulundu (Fidan’ın 2025'te arsenik/cıva zehirlenmesi iddiası).

FETÖ medyası ve uzantıları, Hakan Fidan'ı "devlet düşmanı" olarak gösterip hedef aldı; 15 Temmuz’da FETÖ’cü askerler helikopterlerle MİT’e saldırarak onu öldürmek istediler. Bu saldırılar, 15 Temmuz 2016 işgal girişimi sonrası da devam etti. Saldırılar, FETÖ'nün MİT'i ele geçirme ve hükümeti devirme stratejisinin parçasıydı. 

İsrail, ABD ve Erdoğan Karşıtları Tarafından Yapılan Suçlamalar

2010’da MİT’e atanmasından hemen sonra İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Fidan'ı "İran yanlısı/İran ajanı" olmakla suçladı; İsrail sırlarının İran'a sızmasından endişe duyduğunu belirtti.

ABD/İsrail lobisi destekli medya (Washington Post, Wall Street Journal), Fidan'ı İran'a bilgi sızdırmakla, Mossad ajanlarını ele vermekle itham etti. Bu iddiaların genellikle Türkiye'nin İran'la yakınlaşmasından duyulan rahatsızlıktan kaynaklandığı belirtildi.

Günümüze Gelince

İç siyasetteki duruma gelince. Erdoğan karşıtları, DEM, CHP gibi siyasi muhalifler, bazı AK Partililer, Hakan Fidan’ı Suriye politikası nedeniyle "SDG/YPG'ye aşırı sertlik" veya "açılımı sabote etmekle” suçladı. DEM'li Cengiz Çandar "tehdit dili" dedi; AK Partili Galip Ensarioğlu "Cumhurbaşkanı iradesine aykırı" yorumu yaptı.

Muhalefet (CHP vb.) “Diploma sahteciliği, yolsuzluk bağlantıları” gibi iddialar ortaya attılar. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "sır küpü" olarak görülmesi nedeniyle "gölge güç" veya "aşırı etkili" olmakla da eleştirenler oldu.

Son günlerde Hakan Fidan’ın üzerine gidip yıpratarak adeta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “onu görevden al” diyorlar. 

DEM Partili Cengiz Çandar, “Sayın Dışişleri Bakanının yaptığı imalar, üstü kapalı tehditler Türkiye’de ve Suriye’de, her yerde milyonlarca Kürt’ün kalbini kırıyor ve Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘hep beraber yazmaya başlayacağız’ dediği destanın yazılmasını imkânsız hâle getiriyor” dedi.  Cengiz Çandar, Fidan’ın sözlerinin “tehdit dili” olduğunu ve toplumsal rızayı zedelediğini savunarak Erdoğan’a çağrıda bulundu. 

“Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunuyorum; Dışişleri Bakanınıza ayar verin. (…) Bu dil Türkiye’deki süreci başarıyla yönetecek bir dil değildir.” Çandar’ın Fidan’a yönelik eleştirisinin benzeri ifadeler Meclis gündeminde de tartışıldı. 

AK Partili Galip Ensarioğlu da benzer şekilde konuştu. “Hakan Fidan’ın açıklamalarında Suriye politikasına dair bazı sertlikler ve dönemin ruhunu tam yansıtmayan ifadeler bulunduğu söylenebilir; bunu kendi şahsi görüşüm olarak ifade ediyorum. ……. Bizim başkanlık sistemimizde politika belirleyici olan irade, Cumhurbaşkanı’nın iradesidir. Cumhurbaşkanı’nın iradesine aykırı tavır gösteren kişi ya görevi bırakır ya da görevden alınır” dedi. 

Yani Galip Ensarioğlu, Fidan’ın açıklamalarını Cumhurbaşkanının iradesiyle çelişen bir tutum olarak nitelendirip, görevini bırakması ya da görevden alınması gerektiğini söyledi.

CHP’li Mustafa Balbay da aynı yönde konuşuyor.  “Yaşananlarla birlikte bunun içi boş bir kulis bilgisi olmadığını söyleyebiliriz. Erdoğan’ın Hakan Fidan yerine İbrahim Kalın’ı Dışişleri Bakanı yaparak… negatif enerjiyi azaltacağı konuşuluyor.”

Balbay, doğrudan eleştiri yerine kulis bilgisi ve siyasi değerlendirme paylaşarak, Fidan’ın görevden alınabileceği iddiasını aktardı. Bu, “doğrudan eleştiri” değil, siyasi senaryo tartışması olarak kamuoyuna yansıdı.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili/gazeteci Ahmet Şık da 17 Aralık 2025 tarihli “Taht savaşları kızışıyor” başlıklı yazısında genel siyasi tartışma bağlamında Hakan Fidan’ın etrafındaki iktidar içi dengeler ve soruşturmalar üzerinden yorum yaptı. Şık, tartışmada Mehmet Akif Ersoy operasyonunun, Hakan Fidan, Numan Kurtulmuş, Bilal Erdoğan ve Selçuk Bayraktar ile “ilişkisini” sorgulayarak, bu süreçte güç dengelerine işaret ediyor. Bu değerlendirmeler, Fidan’ın siyasetteki konumuna dolaylı göndermeler içeriyor. Ahmet Şık, doğrudan “Fidan yanlış yapıyor” demese de sürdürülen soruşturmalar ve “iktidar içi mücadeleler” bağlamında Fidan’a ilişkin yorum yapan yazılar yayımladı. 

Hakan Fidan’ın Suriye’deki SDG (YPG) ile ilgili söylemleri,  “SDG ile mevcut anlaşmanın uygulanmadığını vurgulayıp “sabır tükeniyor” “Türkiye, SDF’nin entegrasyon sürecini hızlandırması bekleniyor; uyum sağlanmazsa gerekirse askeri adımlar atılır” şeklindeki uyarılar, bazı çevrelerce “diplomatik değil tehditkâr bir dil” olarak değerlendirildi. 

Hakan Fidan’ın Türkiye’de ve yurt dışında öne çıkan başarılı pozisyonunun bazı gruplar tarafından hedef alındığı görülüyor. 

Bu devlet, 40 binin üzerinde şehit verilmesine sebep olan, bu güne kadar devlete karşı çok ağır suçlar işleyen bir terör örgütü (PKK) liderini muhatap aldı ise neden bazı sol, radikal ve Kürt siyasetçiler Hakan Fidan’ın üslubunu eleştiriyorlar. Neden devlet kadar hoşgörülü davranamıyorlar?

Yukarda hatırlattığımız gibi Hakan Fidan “İrancı” olmakla suçlandı, Suriye olayları sırasında “IŞID’i desteklemekle suçlandı, Çözüm sürecinde PKK’yı korumakla suçlandı ama şimdi aynı kişi PKK/YPG’ye karşı olmakla suçlanıyor. Bunların tamamı birbiriyle çelişkili ithamlardır ve hepsi yalan ve maksatlı ithamlardır. Bir insan aynı anda hem Şii İrancı hem Selefi IŞİD’ci, hem PKK destekçisi hem YPG karşıtı olabilir mi? Tabii ki her siyasetçi veya yönetici eleştirilebilir. Eleştirilere karşı değiliz. Ancak bu yakıştırmalar normal siyasi eleştiriler değil.

Hakan Fidan’ın Misyonu

Çünkü Hakan Fidan bu devletin beyni ve bu davanın önemli bir aktörü. Eğer Hakan Fidan yara alırsa veya Cumhurbaşkanı ile arası açılabilirse ulaşmak istedikleri hedeflere daha rahat ulaşacaklarını hesap ediyorlar. Bunlar boş hevesler ve toplumda karşılık bulamayacak konuşmalardır. 

Hakan Fidan, “Ufkumuzun sınırları yoktur. Şiarımız şudur: Gerek uluslararası düzenle, gerek bölgesel krizlerle, gerekse insanlığın geleceğiyle ilgili her konuda Türkiye’nin her daim söyleyecek özgün bir sözü, masaya koyacak kendi doktrini vardır ve olacaktır” diyen güçlü bir siyaset ve devlet adamıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın temsil ettiği kadim davayı küresel ölçekte sahada fiilen hayata geçiren, uygulayan ve yürüten bir aktördür. Onunla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arasını açmak sadece Türk ve İslam düşmanlarını sevindirir.

Ailesinden, sevdiklerinden ayrı kalarak, gündüzünü gecesine katarak devleti, ülkesi, milleti için her şeyini feda etmeyi göze almış bir insan eleştirilirken zerre kadar inancınız varsa Allahtan korkmanız gerekir.

Türkiye’nin geleceğine damgasını vuracak büyük bir küresel mücadele yürüten, kelle koltukta savaşan bir vatan evladının bu kadar ucuz polemiklerle yıpratılması doğru değildir. Kimse kusura bakmasın. Bu basitliklere düşmemek gerekir. Ülkemizin, devletimizin geldiği bu noktada Hakan Fidan’ı bu devlet, bu millet ve “O benim sır küpüm” diyen Sayın Cumhurbaşkanı, kurda kuşa, kriptolara yem etmez, ettirmez…

Kimse boş hayale kapılmasın. 

 

Alper Tan

23 Aralık 2025


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —