ANAHTAR ÜLKE TÜRKİYE 2
İsrail İran arasındaki 12 gün savaşları sonrası bölgemiz yeniden şekillenme sürecine girerken Türkiye ‘’Terörsüz Türkiye’’ aşamalarının sahada devletin etkin ve kararlı politikalarıyla beraber uygulanmaya başlandığı görülmektedir.
15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası başlayan Türkiye’nin bağımsız devlet politikalarıyla beraber;Terörle mücadelede değişen doktrinleri,
Sahada Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Türkiye’nin kendi savunma sanayisi ürünlerinin terörle mücadelede kullanılması, Kararlı ve etkin mücadele ile beraber Türkiye’nin içinde terörün bitirilme sürecine girmiş,Bölge ülkelerinde varlıklarını Batı ve bölge ülkelerinden aldıkları güçle sürdüren terör örgütü yapılanmalarının bütün unsurlarının sınırlarımızın dışında yürütülen operasyonlar, Etkin diplomasi ile önce Irak sonrasında Suriye’de oluşan yönetimlerle yeni stratejik işbirliğine dayalı bölgenin topyekün terör odaklarından arındırılması ve kalkınması ve refah politikalarını ortaya koymaktadır.
İsrail ve İran yaklaşımlarında bölgedeki çıkar ve menfaatlerinden vazgeçmedikleri görülmektedir.
İsrail’in yayılmacı politikalarının önüne geçilmesi için Lübnan ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün savunulması, İsrail’in bölgedeki yeni hakim güç olma emellerinin de önüne geçmektir.
İsrail İran savaşı ile bölgede yeni bir güvenlik doktrini oluşturulmasının öneminin İsrail’in son Suriye saldırılarıyla beraber Arap ülkelerinin İsrail’in kendileri içinde bir tehdit unsuru olarak gelecek süreçlerde saldırı düzenleyebileceği gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
İsrail’in hukuk tanımaz politikaları ve Netanyahu’nun siyasi geleceğini uzatmak ve ABD’de Netanyahu yönetimine azalan destek karşısında ABD’nin ve Trump yönetiminin tekrar İsrail ile aynı politikaları izlemeye zorlama ve küresel sistem üzerinde bölgenin en etkin gücü İsrail olduğu algısını yaratmak istemesidir.
Parçalanmış Suriye ve Lübnan ile kendi güvenliğinin tehlikeye girdiğini bu nedenle güvenli tampon bölgeler oluşturarak kendini uluslararası toplumda ve sistemde haklı gösterme politikalarını sahneye koymaktadır.
ABD ve Çin için bölgenin kriz ve kaos ortamına girmesi ve bölge ülkelerinin İsrail’e karşı topyekün bir birlikte hareket ederek savaş riskinin ortaya çıkması hem ABD hem de Çin’in bölgedeki çıkarlarını derinden etkileyecektir.
Türkiye bölgenin en istikrarlı ve güçlü ülkesi olarak kendisine karşı oluşabilecek bütün riskleri görmekte hem İsrail hem de terör örgütlerinin attıkları bütün adımları yakından takip etmekte ve gerekeni gerektiği zaman cevabını vereceğini ifade ederek bölge güvenliğini İsrail’in risklerine bırakmayacağını ifade eden politikaları ortaya koymaktadır.
Bölgenin geleceğinde huzur ve barış isteniyorsa yeni güvenlik yapısının ortaya çıktığı gerçeğini bütün ülkelerin görerek tehdit ve risk oluşturan İsrail’e karşı ortak hareket etme ve uluslararası kurum ve kuruluşlar ile hukuk sistemini harekete geçirerek gerekli cevapların verilmesi ile İsrail’in asla uslanmadığı gerçeğini görmeleri gerektiğidir.
Bölge oluşacak yeni ittifak ve güvenlik yapısı ile bölgenin geleceğini ve sınırların korunmasının,bölgede faaliyet gösteren bütün dış güçlerin çıkarılması ve bölge ülkelerinin kendi kaderlerini kendilerinin çizeceği bir güvenlik yapısının oluşturulmasıdır.
Hem Arap Ligi Ülkeleri hem de İslam Ülkeleri kendi güvenlik yapılarının içerecek ortak bir güvenlik ve finans sistemi ile işgalci ve sömürgeci zihniyetinin önüne geçmesi için elindeki en büyük stratejik hamlelerdir.
Dünya enerji merkezi olan bölgenin, yeni ticaret ve enerji yollarının bölgenin geleceğini garanti altına alınması Türkiye ve bölge ülkeleri çok değerli politikaların geleceğini ortaya çıkarmaktadır. Açıklanan projelerin Batının kayıp etmesi anlamına gelmektedir.
İsrail için en büyük tehdit bölgenin en güçlü ülkesi Türkiye’yi görmektedir.
Suriye’de Türkiye’yi müdahaleye zorlamakta ve kendini haklı göstermek için uluslararası toplum üzerinden kendisini tehdit eden Türkiye unsurunu ön plana sürerek haklı çıkarmak istemektedir.
Suriye’de bu plan ile başarılı olabilseydi Suriye’nin bölünmesi için destek vereceği yapıları destekleyecek ve Suriye’nin stratejik noktalarının işgal edilemesine başlayacağı bir plan ile hareket etmeyi planladığı görülmektedir.
Türkiye,Türk devlet aklı ile hareket ederek Suriye’ye her türlü destek verilmesi ve Suriye Ordusunun İsrail’in desteklediği bütün yapılara karşı görevini içeride tamamlamasını sağlamaktadır.
Bölgede oluşturulmak istenen IMEC projesinin uygulanabilir olması için Türkiye’nin hinterlant alanının dışa atılması gerektiğini bu projeyi oluşturanlar için büyük bir tehdit olarak görülmesidir.
Zengezur Koridoru, Kalkınma Yolu Projesi ve IMEC projesi bölgenin yeni JEOPOLİTİK güç mücadelesinin adlarıdır. Küresel ölçekli güçlerin çekişme ve varlıklarını sürdürme ve kabul etme stratejileridir.
Yeni koridorlar Jeocoğrafik yapılanma içinde etkin ve hakim güç olmanın kaidesidir.
Türkiye bu proje ile bölgesel merkez olacak ve bölgenin huzur ve kalkınmaya kavuşmasıyla JEOPOLİTİK güç olarak yerini alacak anahtar ülke konumundadır.