Veysel ŞAHİN

Tarih: 14.10.2025 09:42

Şeytanın Hastalık ve İlaç Hilesi!

Facebook Twitter Linked-in

Tüm varlığı yaratan Allah, Kuran'da insanın en büyük düşmanı olan varlığı da bildirmiştir. 

“Şüphesiz şeytan sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman edinin.” (Fatır Sresi: 6)

Tüm insanlık için kurtarıcı ve uyarıcı olarak gönderdiği Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ise şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki şeytan, insanın vücudunda kanın dolaştığı gibi dolaşır…” (Müslim, Selâm, 24)

Bu ayet ve hadis, şeytanın insana ne denli yakın olabileceğini ve onun farklı yollarla insanı saptırmaya çalışacağını açıkça ortaya koymaktadır. Çünkü amacı, insanı hem dünyada hem de ahirette mahvederek kendisiyle birlikte Cehennemi yaşatmaktır. Şeytan, sadece kalplerimize vesvese vermekle kalmaz; bedenimizi, zihin sağlığımızı ve hatta gündelik hayatımızı etkileyebilecek çeşitli oyunlara da başvurur. Günümüzde birçok hastalık ve rahatsızlık, aslında ölümcül değildir. Ancak bu basit hastalıklar elbette insanı rahatsız eder. Rahatsızlık haricinde bir de şeytanın vesvesesiyle büyütülerek korku ve endişeye dönüşür. Şeytan, insanı sürekli hasta hissettirerek ona hem maddi zarar hem de manevi rahatsızlıklar verir. Rahatsızlıkları örnekleyecek olursak:

Öksürük, hapşırık, nefes darlığı, kalp çarpıntısı, burun akıntısı, baş dönmesi.

Sivilceler, kızarıklıklar, sebepsiz yaralar, morarmalar, kaşıntılar, kanamalar.

Vücutta ağrılar: baş, boyun, boğaz, sırt, bel, kol, bacak, ayak, karın.

Mide yanmaları, ekşimeler, bulantılar, kusma.

Aşırı terleme, aşırı üşüme, ellerde ve bacaklarda titremeler.

Uykusuzluk, depresyon, sinirlilik halleri, uyuşukluklar.

Kabızlık, idrar kaçırma, bağırsak ağrıları.

Hızlı kilo alma veya verme.

Dişlerde sıcak/soğuk ve tatlı duyarlılığı, ağrılar, sararma ve siyahlaşmalar.

Gözlerde yakın/uzak algısının zayıflaması, sulanma, kaşıntı ve kızarıklıklar.

Kulakta akıntı, kaşıntı, çınlama, seslerin azalması,

Cinsel iktidarsızlık, isteksizlik ve aşırı şehvet.

Tüm bu rahatsızlıklar genellikle ciddi bir sorun teşkil etmese de, şeytanın vesvesesiyle daha büyük bir sorunmuş gibi algılanabilir. İnsan, basit bir baş ağrısını bile "acaba beynimde bir sorun mu var?" diye düşünerek büyütebilir. Oysa bu gibi durumlarda ilk yapılması gereken, Allah’a tevekkül etmek ve şifayı O’ndan beklemektir. Rabbimiz Kuran'da şöyle buyurur: "Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur." (Şuara, 80)

Sağlık sektörü, günümüzde insan korkularını kullanarak büyük bir pazar oluşturmuştur...

Son olarak 2023 yılında KPMG tarafından yapılan araştırmaya göre sektör tamı tamına 2 trilyon dolar kazanç sağlamıştır. Şeytan, bu sistemin içinde insanı ilaçlara bağımlı hale getirmenin yollarını üretir. Bu da ilaç sektörünü destekleyen devasa bir kazanca dönüşür. Oysa çoğu zaman bu rahatsızlıklar, doğal yöntemlerle, doğru beslenme ve tevekkülle kendiliğinden iyileşebilir. Ancak şeytan, insanı hem hasta ederek hem de daha fazla endişeye sürükleyerek "şimdi ilaç almazsan bu daha kötüleşir" vesvesesi verir.

Amerikalı doktor Matthias Rath bir makalesinde şu ifadeleri kullanmaktadır: "Piyasadaki ilaçların yüzde 85'i ispatlanmış iyileştirici hiç bir etkiye sahip değildir. Kalan yüzde 15'i ise sadece semptom tedavisine yarar. Belirtileri ortadan kaldırır. Hastalığı tedavi etmez. Tansiyon, şeker, kolesterol hapları gibi…

Kanser hastalarını, hastalık değil tedavi öldürüyor…"

İlaç aldığınızda şerefsiz şeytan, sebep olduğu rahatsızlıkları ortadan kaldırır ve hastalığımıza iyi geldiğini düşünmemizi sağlar. Bununla birlikte ilaçların şifasına inanarak bağımlılıklar oluşturur. Böylece insan, hem maddi hem de manevi olarak daha da zayıflar. Şeytanın amacı tam da budur: İnsanları, Allah’a tevekkül etmekten uzaklaştırıp maddi dünyaya bağımlı hale getirmek.

İnsanlık olarak, basit hastalık ve rahatsızlıkların şeytanın bir oyunu olabileceğini unutmamalıyız. Elbette tıbbi yardımı tamamen reddetmek doğru değildir; ancak her rahatsızlıkta ilaçlara sarılmak yerine, önce Allah’a yönelmeli ve bedenimizin kendi şifasını bulmasına izin vermeliyiz. Zaten sırf şeytanın insafına terkedilmiş olsak, hiçbirimiz sağlıklı bir yaşam süremezdik. Bizi koruyan ve gözeten Melekler vardır. Allah, bunu bize şu ayette bildirmektedir. 

"Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu koruma altına alan Melekler vardır. Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz." (Ra'd Suresi: 11)

Ayetin bir bölümü, “Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez” şeklindedir. Bu ifade, kişinin hayatındaki olumlu ya da olumsuz durumların, kendi eylemleriyle ve tercihlerine bağlı olarak değişeceğini gösterir. Sağlık açısından bu ayeti yorumladığımızda, şunu anlayabiliriz:

Eğer bir kişi sağlıklı kalmak istiyorsa, bedenine ve ruhuna gereken özeni göstermeli, kötü alışkanlıklardan uzak durmalıdır. Kötü beslenme, hareketsiz yaşam tarzı, alkol, uyuşturucu, sigara gibi zararlı maddeleri kullanmak kişinin kendine zarar vermesi anlamına gelir. Bu durumda, Allah’ın koruması altındaki sağlık nimeti zayıflayabilir.

Bunun aksine, kişi sağlığını korumak adına doğru adımlar atarsa (temiz beslenme, dinlenme, ibadetle ruhunu besleme, şeytani vesveseden uzak durma) Allah’ın yardımı da onunla olacaktır. Çünkü insan kendi değişimi için çabaladığında, Allah ona yardım eder.

Ayetin başında belirtilen, “Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu koruma altına alan Melekler vardır” ifadesi, insanın Allah’ın gözetimi ve kontrolü altında olduğunu vurgular. Bu, insanın sağlığının da Allah’ın izniyle korunduğunu hatırlatır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken, bu korumanın kişinin kendi çabası ve sorumluluğuyla birleşmesi gerektiğidir. 

Şura suresi 30. Ayette Allah bizi şöyle uyarmıştır: "Başınıza gelen her musibet kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir; kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar." Eğer insan Allah’ın verdiği sağlığı hor kullanır, ihmal eder, günahlara boğulur, ibadetsiz ve şükürsüz bir hayat sürerse, bu koruma zayıflayabilir.

Ra'd Suresi: 11. ayetin devamında, “Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir” buyruluyor. Sağlık açısından bu, insanın tevekkül ve teslimiyet bilincini hatırlatır. Bazen insan tüm çabasını göstermesine rağmen ölümcül veya ağır bir hastalıkla karşılaşabilir. Bu durumda kişi, Allah’a yönelmeli ve başına gelenin hikmetini anlamaya çalışmalıdır. Çünkü Allah’ın takdir ettiği bir durumu değiştirmek insanın gücünü aşar. Ancak bu, pasif bir kabulleniş değil, Allah’a daha fazla yakınlaşmak ve sabırla şifayı beklemek demektir. Zaten iyileşmiyorsak, "ecel gelmiş ve ölüm kapımızı çalıyor" gerçeğini hatırlamak zorundayız.

Sonuçta er ya da geç "Her canlı ölümü tadacaktır." (Ankebut Suresi: 57)

Tüm bunlarla birlikte, sağlıklı bir yaşam için tevekkül ve sabırla birlikte doğru bir yaşam tarzı benimsemek önemlidir. Dengeli beslenmek, doğal yöntemleri tercih etmek, vücuda dinlenme fırsatı vermek ve zihni dingin tutmak, şeytanın vesveselerine karşı güçlü bir kalkan olacaktır. 

Sonuç olarak, insanın yaşadığı hastalıkların çoğu şeytanın sebep olduğu rahatsızlıklar ve vesvesesiyle büyütülen korkulardır. Allah’a tevekkül etmek, dua ve ibadet ile O’na sığınmak, insanı hem maddi hem manevi olarak güçlü kılar. Sağlığımız, Allah’ın bize sunduğu imtihanlardan biri ve emanetidir. Bu emaneti korurken şeytanın oyunlarına karşı daima uyanık olmalıyız. Unutmayalım ki, bizim için en büyük şifa, Allah’a olan imanımızdır. 

Sağlık ve huzur diliyorum…
 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —