Gözde ŞAHİN

Tarih: 16.11.2025 18:34

Sokaklarda Hızla Büyüyen Tahammülsüzlük

Facebook Twitter Linked-in

Son zamanlarda hepimiz günlük hayatta fark ediyoruz; insanlar daha gergin, daha huzursuz, daha çabuk sinirleniyor. 

Trafikte, markette, okulda, sosyal medyada…

Sanki herkesin içinde görünmez bir düğme var ve o düğme en ufak dokunuşta bile öfkeyi dışarı fırlatıyor.

Toplum olarak hepimiz koşuyor ama nereye yetiştiğimizi bilmiyoruz.

Biriken sorunlar, ekonomik yükler, bitmeyen beklentiler, sürekli değişen gündem…

Her şey üst üste gelirken kimse nefes alamıyor!..

Ve bu nefessizlik, insanlarda tahammülsüzlüğün en büyük kaynağı haline geliyor…

 

İşte tam da bu yüzden, bu konuyu sokakta insanlara sormak istedim.Son yaptığım röportajda insanlara şu soruyu yönelttim:”Sizce insanlardaki öfke ve tahammülsüzlüğün sebebi nedir? ”

Soruyu duyar duymaz yüzlerde beliren ifadeyi tarif etmek zor…

Kimi iç çekti, kimi tebessüm etti, kimi bir anda anlatmaya başladı.

Ama hepsinin ortak bir duygusu vardı: Yorgunluk. Hem de derin bir yorgunluk.Artık öfke sadece sinirlenmekten ibaret değil;

Şiddetle, kırıcı sözlerle, sabırsızlıkla kendini gösteriyor.Bu ise toplumsal anlamda en büyük tehlikelerden biri.

Çünkü insanlar yoruldukça, sıkıştıkça, seslerini duyuramadıkça en kolay çıkan duygu öfke oluyor.

Fakat hiçbir koşul, hiçbir sıkıntı, kimsenin birbirine şiddet göstermesini haklı çıkarmaz. İnsan insana zarar vermemeli.

Ekonomik sıkıntılar, geçim derdi, artan sorumluluklar derken herkes kendi iç savaşıyla mücadele ediyor.

Birçok kişi çalışmak zorunda, hatta bazen bir değil iki işte…

Psikolojik olarak tükenmiş hisseden o kadar çok insan var ki…

Ve tüm bu koşullar bir araya gelince sabır eşiği düşüyor, tahammülsüzlük artıyor.

En acıtan taraflardan biri ise öğrencilerle ilgili duyduklarım…

“Okul tatilinde çalışmak zorundayım.”, “Hafta sonu dinlenemiyorum, işe gidiyorum.” Bu cümleleri duymak gerçekten çok üzücü.

Gençlerin çocukluktan çıkmadan omuzlarına bu kadar yük bindirilmesi, geleceğe dair kaygılarının bu kadar ağır olması bile toplumdaki öfkenin ne kadar dipten geldiğinin göstergesi.

Aslında tüm bu tablo bize şunu anlatıyor!…

İnsanların öfkesi kendilerine bile değil; yaşadıkları hayata, belirsizliğe, çaresizliğe…

Ve bu duygular taşınca en yakındakine yansıyor.

Oysa kimse kimsenin düşmanı değil.

Kimse kimsenin öfke torbası değil…

Bir kişinin sabrı bir diğerinin nefesidir!..

Bir selam, bir teşekkür, bir anlayış bile bazen bir insanın üzerindeki yükü hafifletir. Çünkü herkes duyulmak, anlaşılmak, değer görmek istiyor.

Ve bu ihtiyaç karşılanmadığında öfke büyüyor, tahammül azalıyor.

Ankara sokaklarında dolaşırken gördüğüm şey şu: İnsanlar öfkeli değil, insanlar çok yorgun.Bu yorgunluk konuşuldukça azalacak, anlaşıldıkça hafifleyecek.

Belki de çözüm büyük adımlarda değil;küçük bir empati, kısa bir tebessüm ve biraz anlayışta saklı.

Toplum olarak birbirimize bunu borçluyuz..

 

Gözde Şahin

Sunucu/Öğretmen


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —